Civiklemeler
Karar No: 12989 uygulama sonrası halkta oluşacak cümbüşü heyecanla bekliyorum. <3
Sayın Sektörün Öncü Firmaları. Bana “Godfather” filmindeki gibi, reddedemeyeceğim tekliflerle gelin. (Not: Sabah yatağımda at kafası olmadan.)
Tembel araması:
SELECT * FROM INFORMATION_SCHEMA.COLUMNS WHERE COLUMN_NAME LIKE '%what%'
Postman‘ı keşfetmenin verdiği mutluluk. ❤
Sayın haberler.com editörleri, taslak yönetmeliğin hiçbir yerinde “Ancak hak sahibine ulaşılamayan hallerde oluşan toplam meblağ, bütün Türkiye’nin faydasına olacak şekilde tarifeden düşmek suretiyle tüm tüketicilere tarife düşüşü olarak yansıtılacak” diye bir ibare yok. Sadece bir sonraki yılın Şubat TÜFE’si hesaplanarak Mart döneminde bildirilmesine ve sonrasında talep edilen güvence bedelinin iadesinin de 29. madde kapsamında iade edilmesine ilişkin madde var. Taslak metni bir daha okumaya davet ediyorum.
Tembel güncellemesi:
pip freeze | %{$_.split('==')[0]} | %{pip install --upgrade $_}
Sayın Enerji Uzmanları Derneği eğitim planlayıcıları. Tüm eğitimleri ilgili ayların ilk 5 gününe koyun ki faturalandırma ve ay başı süreçlerinden dolayı eğitimlere katılamayalım. Saygılar…
Vay be, meğer istatistik özel sektörde kullanılan bir şeymiş. İlk defa tahminleme ile ilgili bir konuda fikrim alındı ve ARIMA ile ilgili soru soruldu. Profesyonel tahminleme yapan şirketlere saygılar ve sevgiler.
Can sıkıntısının hasıl olduğu bu mübarek Cuma gününde şu blogu bir ziyaret edeyim, 1-2 kelam yazayım dedim. Şimdi gelelim bugünün yazmak istediğim konularına…
Bu aralar “Saygı Duyduğum Markalar/Ürünler” kısmı açmayı düşünüyorum blogumda. 1 haftadır takmakta olduğum Orient Bambino Gen2 saat ne bir saniye ileri, ne de bir saniye geri atıyor (genelde çok pahalı olmayan saatlerde 1 haftalık kullanımda en az 1 dakika ileri ya da geri atmasını beklersiniz). Güncel fiyat ortalaması 15 bin lira olan bir saat için çok kaliteli, çok şık, çok kullanışlı. Yine Logitech MX Master 3S Mouse, aldığımdan beri “meğer bugüne kadar fare kullanmıyormuşum” hissiyatı oluşturmayı başardı. Fare basit bir donanım gibi gözükebilir, fakat ergonomi kusurlarında bilek pozisyonu kaynaklı sağlık sorunları özellikle beyaz yakalı çalışanların en büyük belalarından biri. Son olarak “Toyota” marka araçlar. Ya abartılıyorlar, ya da gerçekten ikinci eli bile sıfır gibi. Çünkü ikinci el Toyota araçlar neredeyse sıfıra yakın fiyatlarda satılıyor. Hemde motoru 200 bin km’de olan araçlardan söz ediyoruz. Ya gerçekten çok iyi, ya da gerçekten çok iyi reklam yapmışlar…
Hazır konu arabalardan açılmışken, ben bir süredir araç bakıyorum. Hani “Nereloloyor” yazımda yazmıştım ya “ekonomide hetorodoks politikalar biterse arabam olur büyük ihtimal” diye, heh, ona bakmaya başkadım. Aslında henüz ortodoks politikalar ülkede meyvesini vermedi, hatta tam tersine sürekli su istiyor, cepten götürüyor. Fakat bir süredir babamın arabasını kullanmamdan mütevellit bir konfor alışkanlığı başladı bende. Bir de gerçekten özellikle bulunduğum muhit gereği araba bana şart oldu. Şart oldu olmasına ama gerçekten cep yakıyor araba fiyatları. Malum sarı sitede 100 bin km’yi aşmamış araba yok neredeyse. 100 bin km’yi aşmayanı bulsan, kazasız olanı yok. Kazasız olanı bulsan, altı yere yakın fare gibi araçlar var. Yaşadığım yerde yollar pek iyi değil, o yüzden altı yüksek araç gerekiyor bana. Bu gidişle ya kendimi çok zorlayıp Dacia Sandero, Duster modellerinden birine bakacağım ya da ucuzundan Daihatsu Terios, Suzuki Jimny, Grand Vitara gibi araçların LPG’li modellerine kaçacağım. Valla güvensem Lada Niva alırım, ama araçlar çok yaşlı başım ağrısın istemiyorum.
Bir diğer konu da bu sayfa hakkında. Artık “civiklemeler” adı altında kendi kafama göre, tıpkı X (eski Twitter) gibi bir paylaşım alanı oluşturdum. Çünkü bazen aklıma bir şey geliyor, yazmak istiyorum, ama yazacağım şey çok kısa ya da çok basit olduğundan vazgeçiyorum. X de açmak istemiyorum, çünkü beğenme, yorum, arkadaş ekleme, çıkartma, keşfetme gibi sosyal medyanın zehiri diyebileceğim alanlarından kendimi arındırmak istiyorum. Burada bir sol frame yok, bir gündem yok, bir sonraki paylaşımda ne yazdığı yok, kaç beğeni gelmiş, kaç kötü yorum gelmiş, ama öyle miymiş, böyle miymiş vesaire… Hiçbiri yok. Sosyal medya insanın bilinç altını zehirliyor. Mümkün olduğunca o zehre az maruz kalmaya çalışıyorum. Civiklemeler ismi de aslında Twitter’dan gelme. “Tweet” aslında “kuş cıvıltısı” demek. Eh, benim blog içerisindeki bu sayfanın içerikleri de sadece meraklısına gider olduğu için cıvıltı olsa olsa civikleme olur diye düşündüm (bu yazıyı okurken yavru kuş/civciv hayal edin). Şu an için bir ara yazılım yazmadım. Yazdığımda sadece yazıyı gireceğim, o yazı da otomatik olarak bu sayfanın yazısını güncelleyecek ve üste ayırıcı kodunu atıp gönderdiğim postu ekleyecek. Bir müddet manuel tabiri caiz ise amelelik yapacağım anlayacağınız.
Ah bir boş zamanım olsa… Sahi, bunları hangi ara yazıyorum ben ya?
Sanırım tasarımı oturttum. Şimdi sırada saat, tarih ve çizgiyi otomatik yapmaya geldi. Muhtemelen bir ara program ile bu sayfayı güncelleyerek push edeceğim. Tek sıkıntım, belirli bir zaman sonra eski girdileri nasıl arşivleyeceğim konusu… Eh malum, bir sayfada 1000 tane civikleme can sıkar.
Not: Tabi ki arşivleme nedir ve nasıl yapılır biliyorum. Sadece, bir md dosyasını pratik nasıl saklayabilirim kısmındayım. Vesselam…
Bir şeyler deniyorum ve bu benim ilk postum!