Nereloloyor?

3 dakika tahmini okuma süresi

Öldüm mü, kaldım mı, sürünüyor muyum, uçuyor muyum? Bana nereloloyor?

nereloloyor

Malumunuz, bir sosyal medya (Linkedin dışında) kullanmamaktayım. Bu sebeple beni merak eden (birileri varsa) benden haber alamamakta, belki de öldüğümü sanmakta. Şükür yaşıyorum. Nefes alıyor, veriyorum ve bunun adına da “yaşam” diyorum. Kötü bir manada söylemiyorum. Gerçekten yaşıyorum. Ama fiziksel bağlantıdan uzak olan arkadaşlarım bunu bilemezler. Bu sebeple merak edenler için bir güncelleme paylaşmak şart oldu.

En son Bursa’ya göçtüğüm bilinmekte olduğunu varsayıp buradan başlıyorum. Bursa’da tüm Türkiye’yi etkisi altına almış bir restorant zincirine ait genel müdürlük binasında bir müddet İK Veri Analisti olarak çalıştıktan sonra “eh artık 26 oldun, kaça kaça bedelliyi de getirdin, hadi artık askerlik vakti” diyerek askerliğe gittim. Döndüğümde dezenfektandan çıkmış koronaya döndüm. Her yer hastalık, her yer maske, her yer teke gibi… Sokakları temizleyen işçilerin arasından geçerken mahallemdeki bir markette kasada ürün geçirirken buldum kendimi. Kahve yapmaktan zor olamaz diyerek bir 6 ay takıldıktan sonra “Avrupa’nın En Büyük Kitapevi” sloganlı (gerçekliği tartışılır) bir firmaya CRM Veri Analisti olarak işe başladım. Burada satışları arttırıp zaten var olan operasyon ve kargo problemlerini daha da körüklerken ibrenin pek hoş bir yere gitmediğini tahminlemeye başlamıştım. Bu esnada, “Aaa, sosyal platformlarımızda ne güzel minnoş çocuk tasarımları var. Haniymiş bunu yapan” diyerek tanıştığım turuncu saçlı ponçik illüstratör kişisi ile çay-çorba eşliğinde sohbetlerimiz zamanla evrilerek “yaaa nişanı evde yaparız, mütevazi bir tören daha güzel olur” kıvamına gelmiş, iş ciddiye binince “Kitapevinden bir cacık olmaz. 1.90 girdiğim yerde 1.50’ye kısaldım. Böyle ev geçinmez” diyerek gözlerimi dışarıya seğirtir olmuştum.

Tam o zamanlarımda “Yetiş Kara Murat!” diye bağırışların duyulduğu bir enerji firmasına yatay geçiş yaptım. Baya baya yatay geçiş… Ne bir eksik, ne bir fazla. Bir takım eksilmeler oldu, ama firmanın bir takım artıları onu telafi etti. Halen oradayım. Ne uzadım, ne kısaldım. En azından önümü görebileceğim bir atmosferdeyim, boy atmam yakındır.

Eh, yeni iş, yeni hayat. Canım sıkıldı, nişanı da uzatmayalım dedik, sonuç=Evlilik. Eğer mantıksal düzlemde sınırları çizerseniz mutlu bir evliliğiniz olur (en azından benim öyle) birinci şahıs bakış açısı ile deneyimledim. Ailemin belli bir kısmını yaptığı, kalan tadilatlarını kendimin yaptırdığı bir evim var. Yani evlendikten sonra herhangi bir sıkıntı da çekmedim. Bir kedim var, kara kedi, uğur getiriyor. Bir de ekonomide hetorodoks politikalar biterse arabam olur büyük ihtimal. Sonrası belli değil, belki bir ev daha? Yavaş yavaş kapitalizmin kralı olma yolunda emin adımlarla…

Yakın zamanda da bu site üzerinde küçük notlar almamı sağlayan bir eklenti yazmayı planlıyorum. Tweet gibi, ama değil gibi de. Sadece benim sitemde, ayrı bir başlık içerisinde, çok uzun olmayan, küçük küçük paylaşımlar. Sosyal medyadansa sosyal meydanı tercih etmekteyim. STK’lar ile koşular, topluluk etkinlikleri, konserler, tiyatrolar daha çok ilgimi çekmekte. Bu sebeple uzun bir süre daha (eğer canım sıkılmazsa) sosyal medya kullanmayı düşünmemekteyim.

Ya gidişat?

Bu gidişat çok kötü gidişat efendim. Türkiye’nin ekonomisi nanay.

Kategoriler:

Güncelleme tarihi: